Gen Cleary sorularımızı cevapladı
- By Ozcan
- juin 25, 2020

GEN CLEARY SORULARIMIZI CEVAPLADI!
Dünyaca ünlü sanatçılarla çalışan ve maNga’nın sahne koreografisini hazırlayan kreatif direktör Gen Cleary (Genevieve Cleary) ile bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisine merak edilen tüm soruları sorduk.
– Yeteneğiniz nasıl keşfedildi?
14 yaşındayken New York’taki bir şirket tarafından işe alındığımda tap dansçısıydım. Bu, hayatımı değiştirdi, çünkü orada yaratıcı insanlarla dolu inanılmaz bir dünya olduğunu gösterdi ve kendimi evimde gibi hissettim.
– Kariyerinize baktığımızda, birçok ünlü isimle çalıştınız. Michael Jackson, Beyoncé, Rihanna gibi isimlerle çalışmak nasıl bir duygu?
Michael’ın çevresinden insanlarla çalıştım ve gerçekten çok büyük bir gurur kaynağı ama aynı zamanda da oldukça güzel bir meydan okumaydı. Oldukları yere ulaşmak için çok sıkı çalışan ve bu uğurda fark yaratan ünlülerle çalışmak ve onlardan öğrenmek konusunda oldukça şanslıydım. Hepimiz birbirimize ihtiyaç duyduğumuz için oldukça saygı gösterdik. Bir fikir yürütülebildiği kadar iyi bir fikirdir. Dolayısıyla ekip çalışmasının olağanüstü bir şey inşa etmenin tek yolu olduğunu anlayan insanlar, sektörde en uzun süre yer edinecek olanlardır.
– Cirque du Soleil ve Disney gibi projelerde imzanız var. Bu proje tekliflerini nasıl aldınız?
Adım ünlenmeye başladı. Bir işi yaparken oldukça odaklanırım ve bu her zaman iyi sonuç verir. Markanın büyük hayranlarından biri olarak büyüdüğüm ve her yaştan insan için yarattıkları sihir gibi işleri düşününce Disney gibi bir marka ile çalışmak gerçekten eşsizdi. Teklifler aldım ve endüstride büyümeye devam etmek ve bir yaratıcı olarak yeni ekiplerle keşfetmeye devam etmek için bu sihri devam ettirmeye karar verdim.
– ‘Belluscious’ adında bir şirket kurdunuz. Bize şirket hakkında daha fazla bilgi verebilir misiniz?
Belluscious benim ilk çocuğumdu. Bir kadın sanatçı olarak hayal kırıklığına uğradığım bir durum yaşadım ve herhangi bir insanın hak ettiği saygıyı görememesinin, sadece endüstri bir şekilde bozulduğu için adil olmadığını düşündüm. Kadınların sadece görünüşleri için değil, yetenekleri için de kutlanacağı bir platform oluşturmanın harika olacağı kanısına vardım. Kadın sanatçılar için daha fazla iş yaratabileceğimiz güvenli bir alan yaratmak ve yaratıcılığı başka bir seviyeye taşımak istedim.
Belluscious, dünyanın dört bir yanından gelen kadınların bilgimiz dahilinde kendilerini güvende hissetmelerini, ilgilenmelerini, dinlemelerini, dinlemelerini sağladı. Her zaman kendilerine saygı duyulduğundan ve zamanında ödeme yapıldığından emin olduk. Bu örnek pek çok defa oluyor, sanatçılar sanat eserleri için ruhlarını ortaya koyuyor fakat insanlar onlardan faydalanıyor ve asla ödeme yapmıyor. Benim için bunun kabul görecek hiçbir yanı yok. Sanatçılar da en az atletler kadar çalışıp kendilerini geliştiriyorlar ve bu bağlılıkları yetenekleri için en iyi ödülleri hakkediyorlar.
– maNga ile tanışmadan önce Eurovision’u takip ediyor muydunuz ya da hiç duymuş muydunuz? Çünkü Amerika ve Kanada gibi ülkelerde Eurovision pek bilinmiyor ve popüler değil. Eğer cevabınız evet ise, sizi çok etkileyen bir sahne performansı var mı?
Avrupa kültürüne çok açık bir şehir olan Montreal’de büyüdüm. Bu yüzden Eurovision’u biliyordum. Özellikle de Montreal’den olan Celine Dion sayesinde, biliyorsunuz kendisi 1988’de İsviçre’yi temsil ederken yarışmayı kazandı. Ancak Kanadalıların normal olarak katıldığı bir yarışma değildi, bu yüzden Türkiye gibi bir ülke tarafından böyle bir teklifin tarafıma yapılması inanılmaz bir onurdu. Bu, kariyerimde ve hayatımda sonsuza dek unutmayacağım bir andır.
Ayrıca Montreal’de yakın bir arkadaşım var ve bazı performansların videolarını birbirimizle paylaşıyorduk. 2007 Ukrayna temsilcisi Verka Serduchka’nın « Dancing Lasha Tumbai » şarkısının her zaman büyük bir hayranı olacağım. Çok eğlenceli, dinamik ve eşsiz bir performanstı. Amerika’da buna sahip değiliz ya da sıklıkla görmüyoruz.
– Eurovision 2010’dan bahsedecek olursak, maNga ile yollarınız nasıl kesişti?
Türkiye’den bir ajans yaptığım birkaç online işi gördü. Benimle iletişime geçti ve Manga için özel bir şeyler yaratmak istediklerini, bu sebeple kreatif bir yönetmene ihtiyaç duyduklarını söyledi. Şok olmuştum (gülüyor). Bana şarkıyı ve şarkı sözlerini gönderdiğini, bir fikir çıkarmak içinse 24 saatimin olduğunu hatırlıyorum. Şarkıyı durmaksızın dinliyordum ve bir noktadan sonra uyuyakalmışım. Aniden uyandığımda, teslim tarihini kaçırdığımı düşünüp endişelendim; Vegas’taydım ve saat farkı çok fazlaydı. Sonrasında hala birkaç saatim olduğunu fark ettim ve bir anda dank etti diyebilirim. Öyle bir konsept ki, herkes bir ve eşit. Bütün kültürlere seslenmesini istedim. Böylece, bir robotun insan olup ruh eşine aşkını itiraf edebilmesi gibi bir konsept tasarladım. Daha önce böyle bir şeyi hiç görmemiştim ve grup için de yeterince keskin hatları olan klişe olmayan bir konseptti.
– Herkes Eurovision performansının koreografisinin de sizin tarafınızdan yaratıldığını biliyor. İzleyiciye vermek istediğiniz mesaj neydi?
Aşk en güçlü ve daha da güçlenebilen şeydir. Dağları aşabilir, hepimiz bir araya gelirsek dünyayı değiştirebilir ve farklılıklarımızı bir kenara bırakabiliriz. Tam anlamıyla sevmemizi engelleyen bu kabuğu kırmamız gerekiyor. Önce kendimizden başlayarak, sonra çevremizi seven insanlarla beraber. Eylemlerimiz ve tepkilerimizle gittikçe daha da robotlaşıyoruz. Artık bir şeyleri değiştirmeli, “robot” zırhımızı kırıp tekrar insan olmalıyız.
– Türkiye beklenmedik ülkelerden çok fazla puan aldı. Yarışmada böyle bir başarı bekliyor muydunuz?
Aslında gerçekten ne beklediğim hakkında bir fikrim yoktu (gülüyor). Kalbimi ve ruhumu böylesine mükemmel bir görev ve Manga’ya elimden geldiğince yardım etme fırsatı için verdim. Fermanla oturduğumuzu ve diğer ülkelerden puanlar gelirken bana Türkiye’nin bu ülkelerle olan ilişkilerini anlattığını hatırlıyorum. Çok heyecanlı olup olmadığımı hatırlamıyorum. Gün sonunda bu bir şarkı yarışması.
Manga kesinlikle mükemmel bir grup ve şarkı çok güçlüydü. Hepimiz çok sıkı çalıştık ve bu ailenin bir parçası olmaktan ötürü çok gurur duydum. Bütün mesele Manga ve Türkiye’deki herkesin yarışma için olduğu gibi temsil edilmekten gurur duymalarıydı. Eğer kendi ülkem için çalışıyor olsaydım muhtemelen daha az stresli olurdum. Omuzlarımdaki yük çok ağırdı çünkü Türkiye’de ki herkese beni bu performansın yaratıcı vizyon kısmına koydukları için ne kadar minnettar olduğumu göstermek istiyordum. Ve büyük zafer.
– Bizimle paylaşmak istediğiniz bir Eurovision hatırası var mı?
Çok fazla var! Provalarda bile çok eğlendik ve sonrasında diğer tüm ülkelerin ev sahipliği yaptığı etkinliklere gittik. En iyi anı kesinlikle bir takım olduğumuz ve zafere çok yaklaştığımız gerçeğidir. Hepimiz çok dürüst ve kendimiz gibiydik. Bizi benzersiz kıldı ve çok dikkat çektik. Komik olan bir diğer şey de yarışma Oslo’da gerçekleşmişti ve yılın o zamanında Oslo’da güneş batmıyordu. Bu yüzden çok uyuduğumu hatırlamıyorum. Diğerlerine gelince, Eurovision’da olanlar Eurovision’da kalır.
– Herkesin cevabını almak istediği bir soru var, « maNga neden birinci olamadı? » Bu soru sosyal medyada hala konuşuluyor ve tartışılıyor. Sizin düşünceniz nedir?
Siz söyleyin (gülüyor). Bence dürüstçe onlar kazandı. Bildiğiniz üzere bu yarışmada fazlasıyla politika var. Kazanan performans bizimkinin taban tabana zıttıydı. Eğer bizimkine benzeseydi insanlar onun bizden daha iyi olduğu için kazandığını düşünebilirdi. Kafamda bir rock grubunu ve bir pop sanatçısını karşılaştıramıyorum. İkisi de iki farklı kulvarda. Belki de oylayan insanlar arasında rock müzikten daha çok pop müzik seven insanlar vardı.
– Son olarak Türkiye’ye ve takipçilerimize vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Öncelikle, bana güvendiğiniz ve çok iyi davrandığınız için kalpten teşekkür ederim. maNga hayranlarına da inanılmaz destekleri için çok teşekkürler. Yarışmadan sonra Türkiye’ye pek çok kez geldim ve harika projeler de çalıştım. 2 koca yazımı Türkiye’nin güneyinde geçirdim ve ülkeyi keşfettim. Bu ülkenin kültürünün, insanlarının ve elbette yemeklerinin büyük bir hayranıyım. Hala Türkiye’den pek çok arkadaşım var ve sonsuza kadar onlarla bağ kurmaya devam edeceğim. Türkiye tam anlamıyla bir mücevher. Böyle bir deneyimi tekrarlamayı ve tekrar Eurovision’da kazanmak için savaşmayı her zaman isterim. Tekrar söylemek gerek gerekirse, bence maNga ile kazandık…